11 Haziran 2010 Cuma

Satranç'ın Tarihi

Altıncı yüzyılda Hindistan'da doğan satranç tüccarlarla İran'a geçti.
Yedinci yüzyılda araplar İran'ı alınca satranç Arap topraklarında yayılmaya
başladı. Arap akıncıları ile birlikte Kuzey Afrika'dan İspanya'ya
geçen satranç ortaçağda şövalyelerin gözde oyunu oldu. Arap ve Avrupa
el yazmalarından sonra İspanyol Lucena'nın ilk basılı satranç
kitabında (1497) satranca eklenen yeni kurallar açıklandı: Vezirin
ve filin hareket alanlarının genişletilmesi, rok, geçerken alma,
erin vezir olması. Böylece günümüze kadar değişmeden gelen kuralları
ile dinamik, ustalık ve incelik dolu, bilgiye dayanan modern
satranç dönemi başladı ve satranç, İspanya'dan sonra, İtalya, Fransa,
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'da hızla
yaygınlaşmaya başladı.

Ondokuzuncu yüzyıl sonlarında satrancın ilk büyük yıldızları belirdi:
Anderssen, Morphy, Rubinstein ve Steinitz. Güçlü oyuncuların katıldığı
turnuvalar yapıldı: 1851 Londra, 1857 New York, 1883 Londra, 1889
Hastings ve Saint Petersburg.

İlk dünya satranç birincisi sayılan Steinitz'den sonra, Yirminci yüzyılın
başlarında Lasker, Capabalanca, Alekhine ve Euwe, ikinci dünya
savaşından sonraki yıllarda, Botvinnik, Smyslov, Tal, Petrosian,
Spassky, Fischer ve Karpov dünya satranç birincisi ünvanının sahibi
oldular.

Böylece, olimpiyatlar, turnuvalar, uluslararası karşılaşmalar, dünya
birinciliği maçları, turnuva kuralları, oyunların yazılması, oyunların
ve bilgilerin binlerce kitapta toplanması, satranç saatı,
oyuncuların sınıflandırılması ve herkese açık satranç kulüpleri ile bir
spor dalı olan satrancın bu özelliği en belirgin şekilde ortaya çıkmış oldu.

Federal Almanya Spor Federasyonu Başkanı Willi Weyer 1977 yılında
Satranç Federasyonunun Yüzüncü kuruluş yıldönümünde şöyle demişti:
Satranç, sporda bulunduğu belirtilen hemen hemen bütün özelliklere
sahip olduğu gibi başka spor dallarında bulunmayan bazı yararlar
gösterir. Mantıklı düşünmeyi öğretir, kombinasyon zevkini arttırır,
yaratıcılığı uyandırır, tehlikeyi göze alma yeteneğini geliştirir, karar
verme gücünü kazandırır, kendini ve başkalarını eleştirmeye alıştırır, sabrı
ve güveni güçlendirir. Böylece satranççı iyi bir sporcunun tüm
özelliklerini ve gerilim içinde tüm zihin ve irade güçlerini
kazanabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder